Tour de France 2019 - 1. Hafta Özeti



Bütün sene boyunca beklediğimiz Tour de France’ın 3 haftasının ilki sona erdi bile. Hem de göz açıp kapayana kadar. Başladı, başlıyor, takımlar, sürücüler, tanıtımlar vs derken ilk haftayı tabiri caiz ise “yedik”.
Peki ilk haftada neler oldu? Hızlıca bir göz atmak gerekirse;

1.    Etap: İlk etap Brüksel’de koşuldu. Önceki yazımızda bahsettiğimiz gibi, turu 5 kez kazanma başarısı gösteren 4 isimden biri olan bisikletin efsane ismi Eddy Merckx’in sarı mayoyu ilk kez giymesinin 50. yıldönümü olması sebebiyle Belçika’da başlayan yarış, sarı mayonun ilk kez yarışa dahil edilmesinin 100. Yıldönümü olmasından dolayıda ayrı bir önem taşıyor. 194.5 km’lik ilk etap sprinterler için uygun olduğu belli olan bir etap profilindeydi. Fakat hiç beklenmeyen oldu ve etabı ilk sırada bitiren isim bir sprinter değil, sprinter domestiği Mike Teunissen oldu. Teunissen tüm gün boyunca peloton önünde çalışmasına rağmen takım arkadaşı sprinter Dylan Groenewegen’in son 3 km’de düşmesinin ardından kendi şansını kovaladı ve Caleb Ewan ve Sagan gibi usta isimleri geride bırakarak sarı mayoyu üstüne geçirmeyi başardı. Tour bu gibi sürprizleri çok seviyor. Teunissen belki de ileride bir daha bu mayoyu giyemeyecek, belki de bunun hayalini geçmişte hiç kurmamıştı ama işte orada, sahnenin en tepesindeydi ve üzerinde sarı mayo vardı. Teunissen tarihe geçti ve bu hiç unutulmayacak…
Etap içerisinde geçen, benim en sevdiğim yokuş olan efsanevi Muur de Gerrardsbergen tırmanışını Ronde’den (Tour of Flanders) hatırlıyoruz. Bu yokuşu ilk sırada geçen Greg van Avermaet tırmanış mayosunun sahibi oldu.

2.    Etap: Takım zamana karşı olarak koşulan 27.6 km’lik 2. Etap, meşhur Atomium müzesinden de geçti. Uzun süre yarışı önde götüren Ineos ekibi, son sırada yola çıkan Team Jumbo-Visma tarafından geçildi ve Teunissen mayoyu 1 gün daha taşıma şansı elde etti.

3.    Etap: 215 km’lik bu etap ile Fransa topraklarına geçen yarış, etap profili ile birlikte “Ben Julian Alaphilippe etabıyım” diye bağırıyordu adeta. Mükemmel bir sezon geçiren Fransız yıldız “Lulu”, harika bir kaçış performansı sergiledi ve Champagne kasabası içinden geçen solo inişinde muazzam hızlara ulaşarak TV başında izleyen bizlere heyecanlı anlar yaşattı. Etap galibiyeti ve akabinde gelen sarı mayo ile Fransızları çılgına çeviren Lulu için ertesi gün Fransız gazeteleri de manşetlerini doldurmuş oldu. Çok uzun zamandan sonra sarı mayoyu giymeyi başaran ilk Fransız olan Alaphilippe ise podyumda oldukça mutluydu.


4.    Etap: Sprinterler için oldukça uygun bir profilde olan 213.5 km’lik etabı, Giro d’Italia’nın üzgün ismi Elia Vivani kazanmayı başardı. Giro sırasında yaşadığı formsuzluktan geri döndüğü görülen Vivani’yi son kilometlerde sprint treni başında çekmeye çalışan sarı mayo Julian Alaphillippe ise tüm izleyenleri hem şaşırttı hem de bir yandan “helal olsun” dedirtti. Viviani’yi sırasıyla Alexander Kristoff, Caleb Ewan, Peter Sagan ve Dylan Groenewegen izledi. Etabı 6. sırada bitiren ilk 2 günün sarı mayosu Mike Teunissen de sarı mayosunun sürpriz olmadığını gösterdi. Etap sonunda sarı mayoyu Julian Alaphilippe 1 gün daha taşımaya devam etti.
Bu etaplar sırasında yarışı motorsiklet üzerinde takip eden ve yayına bağlanarak yorumlarda bulunan 2012 Tour de France galibi Sir Bradley Wiggins ise hem çok ilginç analizleri hem de esprili yapısı ile ağzımıza bir parmak bal çalmış oldu. Ayrıca kendisinin yarış sonrası Breakaway programında ve Eurosport podcast yayınındaki analizleri bir bisiklet takipçisinin tam da duymak istediği analizler ve içeriden bilgileri bizlere sunuyor.

5.    Etap: Kısa olmasına (175.5 km) rağmen sonunda yer alan 3 tırmanış ile sürprizlere açık olan etap, saf sprinterlerden ziyade puncheur diye tabir edilen kısa yokuşları güçlü çıkabilen isimlere yönelik bir yapıdaydı. Etap bizi şaşırtmadı ve etap öncesi favori olan Darryl Impey, Michael Matthews, Matteo Trentin ve Peter Sagan gibi isimler hep oradaydı. Fakat “Yeşil Dev Hulk” Sagan, formsuz geçen sezonda kendisini buraya sakladığını bize ispat edercesine bağıra bağıra etabı almayı başardı. O çok da iyi olmayan İngilizcesi ile “Patience, victory is coming” dedi kameralara, yani “Sabredersek, zafer er ya da geç bizim olur”. Yeşil mayo ile son dönemlerde özdeşleşen isim bu sene de mayonun en güçlü adayı.


6.    Etap: Yarış öncesinde etap profillerine baktığımızda gözlerimizi yaşartan bir etaptı La Planche des Belle Filles, yani Güzel Kızlar Yolu. Sonuna eklenen 1 km’lik toprak yol ise kimsenin ne olacağını tahmin edemediği türdendi. 160 km içine sığdırılmış tam 7 tane kategorize tırmanış ve en sonunda, etabın 153. Km’sinde başlayan 7 km’lik son tango.  Ortalaması %8.7, son  150 metresi %24 eğime sahip yol için “acı eşiklerinin test noktası” demiştim etap günü. Öyle ki, bazı sürücüler bisiklet elinde geçti finish çizgisini, bazıları ise beynindeki kanı tamamen bacaklara akıttıkları için kala kaldılar öylece. Özellikle genel klasman favorilerinden Romain Bardet’nin tam da finish çizgisi üzerinde yaşadığı mekanik sıkıntı sonrası çizgiyi yürüyerek dahi olsa da geçememesi, sürücülerin nasıl zorlandıklarının kanıtıydı adeta. Etabı kazanan kaçış grubunun iki isminden biri olan Bahrain Merida sürücüsü Dylan Teuns olurken, bir diğer isim Trek Segafredo adına yarışan genç İtalyan Giulio Ciccone tam tamına 6 saniye ile Alaphillippe’i genel klasmanda geçmeyi başararak sarı mayonun yeni sahibi oldu. Fransız’ın elinden mayoyu alan İtalyan olunca, işin rengi değişiyor tabii.
Sürücülerin bu kadar zorlandığı, bu kadar kırıcı bir etabı izlemek bizler için mükemmel oldu. Bazen soranlar oluyor, “bisiklet izleme nedeniniz nedir” diye, bize bisiklet yarışlarının ucundan tutturan şeylerden biri de bu etaplar aslında. Sınırların ötesinde, tek günlük hikayeler, mitik kahramanlarını yaratan coğrafyalar…

7.    Etap: Kırıcı etap sonrası pelotonun dinlenme moduna geçtiği bir gün oldu 7. Etap. Yarışın en uzun etabı (230 km) olmasına rağmen, sürücülerin çoğu günü aktif dinlenme halinde geçirdi. Sprint finish’e uygun etabı da ilk günkü kazasının ardından toparlanıp buralara gelmeyi başaran Dylan Groenewegen kazandı. Bir kez daha ikinci sırada kalan Caleb Ewan için tehlike çanları çalıyor. Sagan, Viviani ve Groenewegen’in etap kazanmasının ardından gözler Avustralyalının üzerine çevrildi. Genel klasman ise değişmedi ve Giulio Ciccone sarı mayoyu taşımaya 1 gün daha devam etti.

8.    Etap: Cumartesi günleri genelde Pazar günü öncesi rahat bir profile sahip olur Tour’da. Fakat 200 km’lik etabın profilinin kaçışa uygun olması, sürprizleri ve heyecanı da beraberinde getirdi. Haftanın kesinlikle en güzel etabı oldu diyebiliriz Macon – Saint Etienne arasındaki etap için. Kaçışların kralı Lotto Soudal sürücüsü Thomas De Gendt yarışın henüz başında yanına Niki Terpstra, Alessandro De Marchi ve Ben King’i de alarak atak yaptı ve farkı açmaya başladı. Peloton dinlenirken, Thomas De Gendt’in yapabileceklerinin de farkındaydı. Yarışın sonlarına yaklaşırken son 15 km’de INEOS takımı komple bir kaza yaşadı. EF Education First sürücüsü Michael Woods’un iniş virajında düşmesi sonrası arkasından gelen INEOS’un İtalyan sürücüsü Gianni Moscon yerde kaldı ve onun üzerine uçarak düşen 2018 Tour de France galibi Geraint Thomas, Moscon’un bisikletini ortadan ikiye ayırdı. Olaya çok hızlı reaksiyon gösteren takım Geraint Thomas’ı hemen bisikletine bindirmeyi başardı ve Galli sporcu yarışa dönebildi. Tüm kaos bu noktada başladı.



Bisiklet yarışlarında önlerde kaçan sürücülerin amacı nedir? Zaten her zaman yakalanıyorlar” sorusu sporu izlemeye yeni başlayanların en çok sorduğu sorulardan biridir. Kaçış gerçekten de genellikle kaybeder. Ama sürücüyü yaşatan umuttur. Küçük takımların kaçış amacı genelde reklamlarını, sponsorlarını vs TV’de göstermektir. Bazıları için ise (Thomas De Gendt) kaçış bir sanattır. Tüm şovlarını buraya yansıtırlar. İçgüdüsel bir bireysel yarış moduna geçerler kaçış sanatçıları. “Peloton içerisinde seyredersem yarışı kazanma ihtimalim hiçbir zaman yok. O nedenle neden kaçışa girip etap kazanma şansımı denemeyeyim ki?” felsefesi ile hareket eden Thomas De Gendt için son dönemlerde “Thomas De Gendt Etabı” profilinde etaplar oluşmuş durumda.


Kaosun son 15 km’de başladığından bahsetmiştik. Yarışın sonuna 11 km’e kala pelotondan kopan 2 isim bizlere 11 km’lik bir aksiyon filmi sekansı izlettiler. Ciccone öncesi sarı mayo sahibi Julian “Lulu” Alaphilippe ve FDJ’nin genel klasman umudu Thibaut Pinot beraber bir atağa kalktılar. İki Fransız, farklı takımlarda olmalarına rağmen, vatandaşlığın verdiği ittifak ile birlikte çalışmaya başladılar. Ertesi günün Bastille Day olmasından ötürü, 2 Fransız için de bu etabın farklı bir anlamı oluştu bir anda. Bastille Day, Fransız İhtilanin dönüm noktası olan Bastille Hapisanesinde tutuklu olarak bulunan monarşi karşıtlarının halk ayaklanması ile kurtarılması ve Fransız İhtilaninin dönüm noktası olarak kutlanıyor. İki Fransızın bu gün öncesinde yaptıkları atak, tüm Fransız gazetecilerin de ağzını sulandırdı adeta. Aradaki fark kapatılabilecek noktalardaydı ve bu ikili içgüdüsel “Panache” ile hamlelerini yaptılar. Panache risk alan, takım hareketinden ziyade içgüdüsek hareket eden, deneyen, klasik kurallardan ve uygulamalardan kaçınan bisikletçiler için kullanılan bir söz aslında. Tüm riskler masadaydı, özellikle Pinot adına. Takım zamana karşı etabında kaybettiği süreleri alıp genel klasmanda öne gelme niyetindeydi. İkili ellerinden geleni yaptılar ama Thomas De Gendt’e 150 metre yaklaşsalar bile Belçikalının efsane etap galibiyetinin önüne geçemediler. 32 yaşındaki isim, kariyerinde 2. Tour de France etap galibiyetini alırken, bizlere çok ama çok heyecanlı bir son izletti.
Sarı Mayoyu Ciccone’den geri alan etap ikincisi Julian Alaphilippe, Bastille Gününde sarı mayo ile etap geçecek olmanın mutluluğunu yaşarken, etap sonunda Pinot ile sarılmaları görülmeye değerdi.


9.    Etap: Dün yaşanan heyecandan sonra daha sakin geçmesi beklenen Pazar etabı, Saint Etienne – Brioude arasında yer alan 170.5 km’lik uzunluktan oluşuyordu. Oluşan kaçış grubunun kalabalık olması ve içindeki sürücülerin kalitesi, grubun peloton ile farkını 14 dakikalara kadar çıkardı. Lukas Pöstlberger, Edvald Boasson Hagen, Jasper Stuyven, Nicholas Roche, Olivier Naesen, Tiesj Benoot gibi isimlerden oluşan grup son bölüme kadar beraber gelmeyi başardı. Son 4 km’de atak yapan Tiesj Benoot ve onu takip eden Güney Afrika Şampiyonluk mayosu ile yarışan Daryl Impey, grubu koparmayı başardı ve finishe beraber geldiler. Bu noktada sprint’i daha güçlü olan Impey’nin kazanacağı belii gibiydi, bu nedenle öncesinde Benoot atağa kalktı. Buna rağmen Impey çizgiyi ilk sırada geçmeyi başardı ve Bastille Gününde zaferi eldi etti. Sarı Mayo Julian Alaphilippe’de kaldı.


10. Etap: Dinlenme günü öncesi, sürücülerin rahat bir akış ile geçeceği, bir sürpriz veya bir aksiliğin yaşanmasının beklenmediği bir etap olarak tahmin ediliyordu 10. Etap. Büyük yanılmışız. Herşey yolunda seyrederken, 217.5 km’lik Saint-Flour ile Albi arasındaki etabın bitişine 40 km kala peloton büyükçe bir çemberden geçti. Çemberin sağından geçip tekrar sağa kıvrılan ana grup, çemberin solundan yani daha uzun kısmından geçen grubu bir anda koparmış oldu. Bu dönüş noktasının ardından başlayan çapraz rüzgarlar ile echelon (çapraz rüzgarlara karşı bisikletçilerin oluşturduğu sürüş formu)
oluşturmayı başaran EF Education First bir anda tempo yapmaya başladı ve aradaki fark da açıldı. Çembere uzak noktadan giren ama grubun temposu sayesinde ön gruptan kopmayan tek takım Team INEOS olunca, Deceuninck-QuickStep ve EF Education First ile birlikte ritim yakaladılar ve diğer genel klasmancılara farkı açtılar.
Sprint finish’i beklenen etapta son 300 metrede yer alan hafif eğim, saf sprinterler dışında puncheur diye tabir edilen kısa yokuşları tempolu çıkabilen sporculara da şans veriyordu. Son bölüme beraber giren Wout Van Aert, Elia Vivani, Caleb Ewan, Michael Matthews ve Peter Sagan beşlisinden 3 tanesi saf sprinter değil, Caleb Ewan’ın da daha önce bu tarz eğimli finishleri alabildiğini biliyoruz. Saydığım isimler arasında en az şans verilen Wout Van Aert, etabı söke söke almayı başardı ve pro peloton içindeki ilk senesinde bir Tour de France etap zaferini defterine yazmış oldu. Geçtiğimiz sene Pro Continental takım Vérandas Willems-Crelan adına yarışan ve Strade Bianche’de aldığı ikincilik ile dikkateleri üzerine çeken Wout Van Aert, yol bisikletine Cyclocross tarafından geçen Cyclocross Dünya Şampiyonluğunu 3 sezon üst üste kazanmış bir isim. Klasikler özelinde yarışacağı düşünülürken, içindeki güçlü makine sayesinde neler yapabileceğini git gide ispatlamaya devam ediyor. Kaçışta yer alıyor, sprint finishine gidiyor, ana sprinterine yol açıyor, tempo yapıyor. Hepsini yapıyor... Majestik bir etap galibiyeti oldu onun adına. Dinlenme gününe giderken 8. Etapta kazandığı tüm zamanı geri veren Pinot, günün en büyük kaybedeni olurken, Richie Porte, Fuglsang, Uran, George Bennett ve kaza yaptığı için Landa gibi isimler de geride kaldılar. Bu noktada en büyük sıçrayışı INEOS liderleri yaparken Thomas 2 ve Bernal de 3. sıraya yükseldiler.



İlk haftanın sonunda Genel Klasman şu şekilde;
1. Julian Alaphilippe
2. Geraint Thomas           + 1.12
3. Egan Bernal                 + 1.16
4. Steven Kruijswijk        + 1.27
5. Emanuel Buchmann     + 1.45
6. Enric Mas                    + 1.46
7. Adam Yates                 + 1.47
8. Nairo Quintana            + 2.04
9. Daniel Martin              + 2.09
10. Giulio Ciccone           + 2.32

11. Thibaut Pinot            + 2.33
13. Rigoberto Uran          + 3.18
15. Romain Bardet           + 3.20
16. Jakob Fuglsang           + 3.22
20. Richie Porte               + 3.59
21. Mikel Landa                + 4.15
22. Bauke Mollema           + 4.25
27. George Bennett          + 11.11

Dağların Kralı: Tim Wellens
Puan Mayosu: Peter Sagan

İkinci hafta bizleri biraz daha zor etaplar bekliyor. Özellikle Perşembe günü Toulouse    Bagnères-de-Bigorre etabı 2 tane 1. Kategori tırmanışa sahne olacak. Cumartesi ve Pazar günleri ise Pireneler bizlere tırmanış festivali yaşatacak gibi. Cumartesi günü meşhur Col du Tourmalet çıkılacak. Kaçırmayın...

Yorumlar

Popüler Yayınlar